İngilizlerin yardım istememe ve etmeme anlayışları üzerine bir rapor. Biraz uzun oldu ama her detayı anlatmak istedim.
Dün akşam gayet hareketli bir gündü, İngiliz milletinin garip huylarını ve sağlık hizmetleri sektörünün garipliğini (en azından Londra'da) anlamak için güzel bir fırsattı. Evin yarısı tatile gittiği için sakin bir hafta geçiriyordum. Akşam için iki tane Türk arkadaşım geldi, Galatasaray'ın maçını izledik filan. Sonra televizyonda korku filmi bulaladım da manyaklar gibi korkalım diye kurulduk. 10 gibi oldu bizim eve yeni taşınan İngiliz kız koşa koşa odasına geçti. Ulan dedim insan bir selam verir ama boşver.
Neyse balkona sigara içmeye çıktık, balkonun baktığı otoparkta içki için apaçi gurubuna bakıp gülüyoruz. Dans ediyolar filan, komik çocuklar. Neyse hepsi birden bizim kapıya bakmaya başladı ve kapı çaldı. Dedim "Aldık başa belayı, bu apaçiler şimdi bizimle uğraşacak". Acil durum sopamı da (adı haydar) yanıma alarak aşağı indim, apaçi olduğunu düşündüğüm misafirleri karşılamak için.
Kapıyı bir açtım 3 tane aynı giyimli tip. - Ambulans çağırdınız mı?
- Yok yahu gayet sağlıklıyım bak.
- O ne güzel, ama birisi 21A'e ambulans istedi.
- Yok hacı hastaya benziyormuyum?
- Hmmm
- Ama dur bir diğer arkadaşa sorayım
Diyerek yukarı çıktım. Nadia'ya (Bizim Portekizli kız) sordum baktım gayet sağlıklı.
Dedim "Hannah (eve yeni taşınan salak) iyimi?" , o da "O sanırım sex yapıyor, 50 dakikadır acayip bağırıyor, çok ateşli olmalı"
Hemen durdum, eğer ki bir kız 50 dakika sex sebebi ile kesintisiz bağırıyor ise,
1- Ya yatağında at var, kız ciddi sapık. Hacim sebebi ile normaldir, bağırır.
2- Ya yatağında şu porno filmlerde gördüğümüz ayıdan bozma abilerden var, hunharca : ) sevişiyorlar.
3- Ya da bir Türk buldu, eleman bunun üzerinde deney yapıyor.
Hiçbiri bir insanın bizim aptal Nadia'nın teorisine paralel aklıma yatmadı ve "ya allah" diyerek odaya daldım.
Bir baktım bizim salak kız ölüyor. Debeleniyor. Ona neden bize haber vermedin diye söverekten, aldım aşağı indirdim. Kız ince gözüküyor ama ağırış canım çıktı. Evden caddeye kadar taşıdım, bu arada yardım için gelen gerzek sağlık görevlileri bakıyor. Dedim "Hacı sizin köyde sedye yok mu?" Gülerek "Getirmedim ki yanımda" dedi. Ona da bir kaydım tabi.
Neyse ambulanda koydular bizim kızı, biz dışarıda. Bekliyoruz. Bizim kız bağrınıyor daha çok. Tam beklerken bir tane sarı kız yalpalaya yalpalaya geldi. Pattttttttttt diye yanımızda bayıldı. Allahım dedim ne hareketli gece sundun bize. Ambulans şöförü geldi, "bu sizin arkadaşınız mı" dedi, dedim "yokkkk biz sabittik o düştü". "Tamam o zaman" diyerek popsunu döndü girdi arabanın içine. Biz salaklaştık.
Kıza su, peçete aldık doktorculuk oynuyoruz gavur ellerde anasını satayım. Yoldan geçen bir insan da "birader geçmiş olsun yardım lazım mı" demiyor. Kız o kadar baygın ki konuşamıyor bile. Diyorum "olm ne içtin lan bu hale geldin, bize de söyle de bilelim" ona bile cevap veremiyor. Sonra başlamaz mı kızın burnundan kan gelmeye, üstümüz başımız kan. Dedim "ulan şin harbiden ayvayı yedik, bir de ölür mü"
Ambulansın kapıyı çalışıyoruz, sallayan yok. Kızdım daldım içeri "Yahu kız ölüyor baksanıza iki dakika şuna" diye. Bir de fırça yedim üstüne "Şu an arkadaşınla ilgileniyoruz ona bakamam" diye. Sonra çıktık kıza moral filan veriyoruz "Bak güzelsin, gençsin bok mu var bu kadar içtin. İçtinse de neden ağzınla içmedin" diye.
Sonra zınkkkkkkkkkk diye ambulans bizim kızı alıp gitmez mi. Ben, arkadaş ve baygın ingiliz kaldık mı cadde de. Karşıdan bakana göre düşünsenize; Ana caddede yerde bir kız kan içinde, yanında iki tip pijamalı. Komik bir tablo.
Allahım diyorum şaka gibi, bu gece bitmeyecek sanırım. Dedim ambulansı arayım ama numara ne: ) Bilmiyorum, yoldan geçen ve ne oluyor diye bakan bir mala sordum. 999muş.
Aradık abla sanki Mesut Yılmaz edası ile konuşuyor. - Alo yolda bir kız bulduk, ölüyor ambulans yolla abla
- Şimdiiiiii. İlk önceeeee sakinnnn olllllll. Tammmm olarakkkkk neredesinnnn (Yavaş konuşma efekti)
- Ealing Broadway, Uxbrigde Road, Ladbrokes önü, bizim evin altı : )
(Bir saat adres verme detayları)
- Şimdi kıza bak, nesi var?
- Yahu ben nereden bileyim nesi var, burnu kanıyor, kusuyor, baygın, uçmuş gitmiş yahu.
- Sorununnnn nerede ve ne ciddddiyetteeee olduğunu bulalım seninleeeeee
- Ya ben doktormuyum, ..... (küfür açamasına gelecek kadar gerer abla) ambulansını yollsana kız kaydı yahu
- Tamam abbulans birazdan çıkacak, kız yaşında
- Hmmm sanırım 17 -18
(o ana kadar baygın olan abla hemen dirilir ve) 26 (diyerek yine bayılır şaka gibi)
- Kötü tahmin gülüşmeler.
- Ne bileyim yahu gencecik çıtır gözüküyor karanlıkta alla alla
(Dakikalar sonra)
- Tamam ambulansı yolluyorum.
- Lütfettin, sizin sağlık sisteminize kafam girsin ablacım afedersin. Ben turistim yardım etmeye çalışıyorum, burada senin vatandaşın ölüyor 15 dakika çan çan çan, yedin kontorlerimi (bugün baktım yememiş)
Sonra bir kız geldi
- "Aaaaaaa bu benim arkadaşım, ben de onu arıyordummmmmmmmm"
- Senin de arkadaş gibi Allah belanı versin ablacım.
Kızı teslim ettik aklımız orada kalarak ayrıldık eve. Lap telefon, bizim salak ambulanscı.
- Hastayı bulamıyoruz, ambulans geziyor orada. Sen nerdesin (Bak bak dayısının oğluyum sanki)
- Ben evdeyim arkadaşına bıraktım kızı.
- Ama bulamıyoruz,
- Tamam Allah yine belanı versin, GPS'in patlasın ben iniyorum yine.
Bela okuma seansları ile indik aşağı kızı ve arkadaşını bulduk. Sonra ambulans geldi, hastamızı teslim ettik : ) eve geldik.
Kızdığım olay (ev arkadaşı için) ulan evde ölüyosun salak niye haber etmiyorsun kazma İngiliz. Bugün konuştuk da utandım, geldiğimin ilk haftası "ben hastayım yardım edin" demek istemedim diyor. Yahu ne garip bir ulusdur, ölsen kalsan kendi başına mı halletcen. Bu ne mandavallıktır. Gözünü sevdiğim Akdeniz milleti, apaçiyiz filan ama insanlık var içimizde yahu, yardım manyağıyız. Bunlar ise yardım istemeyi bir zayıflık olarak görüyor...
Neyse geceyi komik bir sonla noktalayım. Yine olayların başlangıç yeri olan balkona geldim. Sigara içiyorum. Rahatlama çabaları. Otoparkda bir Pejo 107 midir nedir var zıplıyor : ) Ama ciddi ciddi zıplıyor, araba zaten ufak uçacak. Kahkaha atmaya başladım, gecenin yorgunluğu üzerine iyi geldi. Tam bizim minik araba zıplarken, yandaki arabaya birileri geldi binmek için, bizim hınzır araba çizgi filmlerdeki gibi havada asılı kalıp yere düştü ve sessizliğe gömüldü.
Garip memleket vesselam.
20070817
Ölüyorum, yalnızım, İngilizim
Posted by merlin at 23:45 0 comments
Labels: 1001 gece rüyaları, London
Subscribe to:
Posts (Atom)