Görünce "yok canım daha neler" dedim, bobiler'de... Ciddi ciddi site de var, buyrun; www.universityofallah.org
Abi coşmuş hakkımızda bölümünde,Allah'ın Üniversitesi, hidayet çağının ışığı olacaktır!
Yakında diplomalı yeni peygamberler bekliyorum.
Allah'ın Üniversitesi, hidayet çağının güneşi olacaktır!
Allah'ın Üniversitesi, istikbale açılan bir köprüdür! İslâm tarihinde bir kilometre taşıdır.
Allah'ın Üniversitesi, Allah'ın tek dîninin açıklığa kavuşturulması için kurulmuştur!
20080229
University of Allah
Posted by merlin at 00:43 0 comments
Labels: Ruhani İşler, Yok Canım?
20080228
Devotion to Efes Pilsen
Lisedeydim sanırım, Efes Pilsen'in ülkeye basketbolu sevdirmeye başladığı yıllardı. Dersten kaçar o Koraç Finali'ne giden maçlarını izlerdim. Final'de ırkçılığı gurur olarak gören "dolaylı" hemşerilerime (Aris Selanik) yenildiklerinde ve en önemlisi bir salon dolusu manyağın saldırısına uğradıklarında nasıl ağladığımı hala hatırlıyorum. Hiç unutamıyorum o günü. 96'da yine Koraç finalinde (sanırım ikinci maçtı) bu sefer Stefanel Milano'lu İtalyanlar kupayı kaybettiklerinde sahaya girip olay çıkarmışlardı. Yayın kablosunu kesmişti İtalyanlar. Murat Murathanoğlu'nun "Kupa bizimmmm, kupa bizimmmmm" diye bağırdığını hatırlıyorum.
O günlerden beri basketbol denilince Efes Pilsen farklı bir yerdedir benim için. Basketbolun onlar ile parladığını daha sonra bu pazarı gören futbol kulübü destekli takımların yatırımları ile bu harekete katıldıklarını gözlemledim. Bizim Tofaş SAS da, büyük bir maddi destek ve Bursaspor taraftarını arkasına alarak harika başarılara imza attı. Çok guru duyduk onlar ile şehir olarak ama hiç bir zaman Efes Pilsen'e "belki de herkes gibi" sırt çeviremedim. Tofaş SAS- Efes Pilsen maçlarında hiç bir zaman tek bir takımı tutamadım, karar veremedim.
Bana göre Tofaş SAS'ı tutmak, Efes Pilsen'e nankörlük yapmak gibi birşeydi. Ülkeye basketbolu sevdirdiler, sonra ait olduğumuz renkler de bu işe girince herkes gibi onlara sırt dönmek, yalnız bırakmak bana hiç mantıklı gelmedi. Zaten bir garip takım, ne yazık ki karşısındaki Futbol taraftarlarını arkasına alan takımlar gibi taraftarı da yok. Sırt dönmek yakışmaz, Bizans filan ama : ) kalbimizi ilk verdiğimiz basket takımı...
Neyse, gündeme dönelim. Bu akşam Sırbistan deplasmanında Partizan karşısına çıkacaklar. Kosova'nın bağımsızlığını ilan etmesi sonrası ben maçın gereksiz Sırp tepkisi ile geçeceğini düşünüyorum. Ne de olsa gelenler Balkanlara o "iğrenç ırkı ve dini getiren" Türklerin torunları. Ne nefretmiş be, bitmedi gitti anasını satayım. Neyse, her ne kadar maça 8 oyuncu ile çıkacak olsak da ne zaferler yaşattı bu takım bize.
Güzel maç olsun yenelim, bastır Efes Pilsen'im. Ağzından salyalar saçarak karşısına çıkan her ırkı aşağılık gören ve yok etmek isteyen Faşist zihniyetli (solcular gibi konuştum yahu) bu ve bunun gibi geri kafalı tiplere verilecek en güzel cevap güzel bir galibiyet olacaktır.
Devotion Ulan ! Birana da sana da hastayız.
Posted by merlin at 14:38 1 comments
Labels: Efes Pilsen, Spor
20080226
"Panter misali yakalamayı ihsan eyle yarabbi"
Oldum olası dinin herşeye karıştırılmasına garip bir göz ile bakmışımdır. İnsanın doğasında var birşeylere inanmak ve bunu hayata indirgemek, gayet güzel ama bana garip geliyor. Bu sadece müslümanlarda değil şüphesiz, diğer dinlerde de (özellikle Ortodoks ve Katoliklerde ciddi rahatsızlıklar görüyorum bu konuda) bu ilgi fazlası ile var. Dedim ya insanın doğasında var ve bana garip geliyor, gülüyorum.
Orjinal bir örnek Türkiye'den, Boluspor kafilesine kitaba uygun bir "güncel" uyarlama ile başarı dileniyor. Ama itiraf etmem gerekli bu kadar güncel ve futbola adapte edilmişini görmemiştim. Yabancı örneklerini de gördüm, aşağıda örneklediğim gibi ama bu başka.
Hoca uçmuş, aşmış kendini, "karşıdan gelen bütün topları panter misali doksanda dahi olsa yakalamayı" ne demektir...
İşte video;
İlgili haber;
Bank Asya 1. Lig'de mücadele eden Boluspor, yarın oynayacağı İstanbulspor karşılaşması için sabah saatlerinde tesislerden uğurlandı. Uğurlama töreninde yapılan dua, futbolcu ve yöneticileri güldürdü.
Takım için kurban kesilmesinin ardından, emekli imam Lütfü Karataş tarafından dua edildi.
Boluspor Kulübü Başkanı Necip Çarıkçı, Genel Kaptan Osman Gürsoy ve yöneticilerin katıldığı kurban kesiminde emekli imam Karataş'ın, "Ey rabbim, güzel insanlarla, güzel bir beldedeyiz. Değerli gözlerle, güzel sözlerle, gülen yüzlerle, senin rızana uygun hareketlerle huzurundayız. Şu anda sana açılan elleri, sana yönelen gönülleri, duamıza amin diyenleri iki cihanda aziz eyle yarabbi. Biraz sonra, kardeşlerimizin koltuklarına yerleşmeyi, Bolumuzdan çıkmayı, güzel bir yolculuktan sonra İstanbul'a varmayı, güzel bir yolculuktan sonra otellerine yerleşmeyi kendilerine nasip eyle. Teknik heyetimize uyanık olmayı, takımımıza güzel taktik vermeyi, sahaya güzel bir şekilde yaymayı, rakibi yenmeyi ve Bolumuza puanlarla dönmeyi, bizleri sevindirmeyi kendilerine nasip eyle yarabbi. Başta kalecimize, karşıdan gelen bütün topları doksanda dahi olsa yakalamayı, defans oyuncularımıza karşıdan gelen bütün topları kesmeyi, arkadaşlarına pas olarak atmayı, sağ ve sol açıklarımıza fırtına gibi esmeyi, santrforumuza güzel orta yapmayı, golcülerimize de doksandan golleri takmayı nasip eyle yarabbi. Yarabbel alemin, senden daha çok şey isteyeceğiz, bu isteklerimizin hepsini kabul eyle yarabbi" şeklindeki duası uğurlama törenine katılanları gülmekten kırdı geçirdi.
Okunan duanın ardından Boluspor kafilesi, İstanbul'a hareket etti.
Kutsal kitap (x, y, z) rakip takımın atak futboluna karşı, savunma ağırlıklı değil hücum ile karşılık verilmesini paragraf 5, satır 3'de belirtirken gereksiz faullerden kaçınılmasını tembihler. Eğer maç deplasmanda ise, sukunet ve sabır ile rakip taraftarın tahrik edici çağrılarına kulak asmayarak, orta sahayı boş bırakmadan ve forveti besler biçimde uzun toplar atılmasının gole gidecek en önemli adım olduğunu belirtir.
Bunlar da bazı yabancı örnekler, katolik olanları...
Ha bu arada Bolu maçı 1-0 kazanmış. Yarından tezi yok Bursaspor'a bir hoca tayin ediyor ve maaşını bahisten alacağım paralar ile ödüyorum.
Posted by merlin at 23:21 0 comments
Labels: Futbol, Ruhani İşler, Spor, Yok Canım?
Manyaklık sınırı ve Fatih Başkan
Bizim bir Fatih Abimiz vardır tribünde, model bir abimizdir. Hali vakti, işi gücü yerinde biridir, ama apaçilikten ödün vermez Bursaspor adına.
Normal yaşamda görseniz insan sanabilirsiniz, zira insana benziyor. Takım elbise filan giyiyor, Türkçe'yi böğürmeden konuşuyor filan ama maç günü canavar oluyor adam.
Aşağıdaki fotoğrafta çıplak olarak böğüren arkadaştır kendisi. Tam arkasından da ben varım ayağımı uzatmışım poposuna dogru, ne yapıyorsam öyle : ) Beşiktaş maçıydı sanırım.
Öncelikle kendi yorumu ile "Bir şarkısın sen - Forza Ramazan" Bu günü hatırlıyorum da komikti.
Bu da işin komedisi, Fatih Abi maça giderken. 0,35.saniyeye kadar bekleyin.
Fenerbahçe - Bursaspor maçı sonrası dönerken Çince Opera, manyak olduğunu söylemiştim.
Çince kesmiyor, bir de Rusça...
Bunlar da geçen seneki Fenerbahçe deplasmanından dönerken, o zaman tarikat modunda kendileri.
Bu da diğer versiyonu tarikatın...
Ha bir de daha rezil bir video var, içinde birçok tanıdık isimin bulunduğu. 1.06 ile 2.00 arası. Manyaklar gibi beklediğimiz Beşiktaş maçı olduğu için herkes heyecanlı tabi.
Neyse, seviyoruz seni manyak Fatih Reis, Allah ailene sabır versin : )
Posted by merlin at 11:53 1 comments
Indie Folk Musikisi Örnek: Moriarty
Euronews'ün "Türkiye 6 gündür Irak'ta" haberlerinin arasına sıkışmış güzel bir gurup. Nedir nerelidirler bilmem ama güzel müzikleri var. Fransız bir kökleri var ama çözemedim.
Resmi siteleri: http://www.moriartyland.com/
May sipeys: http://www.myspace.com/moriartylands
Posted by merlin at 11:10 0 comments
Labels: Musiki
20080225
TSL | Fenerbahçe 0 - Bursaspor 2
Portobello bittikten sonra ayaklarımızı uzatık keyif birasını yudumluyoruz, o kadar yoğunduki maçın sonucunu bilmiyordum. Telefon çaldı Erkut Abi (TD) arıyor. Antalyalı Galatasaraylı'nın da ağzından "Yeşilllllll Beyazzzzzzzzzzzz" duymak da ilginç oluyor. Güzel haberi ondan aldım, hiç bir umudum olmadığı halde 3 puanı "yine" Fenerbahçe'den almak güzel bir duygu. Fenerbahçe'den ya da X'den Y'den alınmasından ziyade "3 puan" güzel birşey. Unutmuşuz.
Brikaç videoyu topladım arşiv için.
Maçın golleri
Bursaspor tarafından birinci gol. Orada olmak için neler vermezdim.
Maç sonrası "Timsah Şov" vs. (Teksas TV)
Teksas TV'den "Kadıköy Hatırası" Not: Harun videoyu sen yaptıysan güzel olmuş. Aferin, Bravo.
Bu da işin komedisi, Fatih Abi maça giderken. 0,35.saniyeye kadar bekleyin.
Neyse, sağolasın Bursaspor 3 puan güzel. Bakalım lig sonu neler olacak.
Posted by merlin at 13:26 0 comments
20080224
Anahtar kelimeler ve blog
Günlük amaçlı kullandığım burasını kim niye ziyareteder diye merak ederken, Google Analytics raporlarında garip kayıtlar buldum bu blog ile ilgili, siteye gelen ziyaretçilerin arama motoruna girdiği "anahtar kelimeler" nedir diye bakarken. Bakınız kim nasıl gelmiş, çok ilginç. En ilginç olanlarını seçtim.
ampul nasıl yanar (Ne bileyim ben)
apaçilerin pornosu (Bu arama kopardı beni)
ateşli ingiliz kızları (Benim sitede yok)
ayıcık osman
bursaspor küçükler futbolu
dursun aydemir (Kimdir acaba?)
en iyi futbol taktikleri (Bilsem Bursaspor'a veririm)
evime ingiliz kız (Bana da lütfen)
evli gurup (Nasıl yani?)
izmirdeki piko yerleri (Piko ne demekse? İzmir türkçesi farklı mı ne?)
kafa dağıtıcı sözler (Batsın bu dünya)
kizilyildiz taraftari
kontörlerimi neden yedin (Bilmem neden?)
kulaklarım kopardı (Kim?)
kürtlerin space sayfalarına bakın (Bakalım nerede?)
kızılyıldız hangi ülke
londra cheers mate
londra ucuz giyim
meksika ilçeleri
pala bıyıklı ayılar (Bu da güzel)
yanlizim londrada (Dünya da yalnızız be güzelim)
Posted by merlin at 23:43 0 comments
Labels: Internet
20080221
Yeşil, beyaz ve Ata
Aşağıdaki "Cep Holiganı" benim yeğenim Ata. Resimlerini görünce Bursa'yı özlediğimi fark ettim, ve bir süre daha gidemeyeceğimi hatırlayarak... Artı bizim Cep Holiganını da özlediğimi fark ettim. Kendisini Beşiktaş saflarından Bursaspor saflarına, özüne, biraz da zor ile nasıl da transfer ettiğim geldi aklıma. Telefonda "En büyük kim" dediğimde verdiği "Bursa" cevabı, Beşiktaş ile ilgili öğrettiğim birkaç komik cümleleri hatırladım.
Şöyle akşam evde olsam da anneciğim bana fırında patates ve köfte yapsa...
Ayrıca bir maça gitsem de küme düşmemeye oynayan güzel şehrimin salak takımını izlesem, biraz bağırıp çağırsam. Kahır içinde stadyumun karşısındaki Espri'ye gidip, benim gibi bu hastalıklı renklere gönül vermiş arkadaşlarımla iki Efes içsek.
Altıparmak'tan Setbaşı'na doğru sallana sallana "tırmansam" ve Ulucami'nin karşısındaki sanırım 6 m2 alanda yer alan Bursasporlu dönerci'den yarım ekmek döner alsam. Sadece turşu ve pul biberli. Oradan Nalbantoğlu'na geçsem Siesta'da "komik bir aksan ile Türkçe konuşan" tiplere bakarak gülsem ve birşeyler içsem.
Sonra az ilerisinde bulunan ve Berrin ile 11 senedir gittiğimiz Venezia'ya gidip dersane yıllarımızın salak anılarını gözden geçirsek...
Sonra Çam'a gitsem de bir bira, bir kaşar bir de dil söylesem. (Bu bağlamda Berrin'i satmış olacağım gibi ama sağlık olsun). Sonra bir de köfte. Ulan hep hatırladığım yemek içmek yalnız.
Of neyse, böyle şeyler.
Posted by merlin at 12:42 2 comments
Labels: 1001 gece rüyaları, Bursaspor, Türkiye
20080215
Bill's Sports Map
Daha önce bahsetmedim sanırım ama www.billsportsmaps.com çok begendiğim bir site. Dünyadaki spor olaylarının, liglerin, turnuvaların haritasını çıkarıyor. İnanılmaz birşey.
Birkaç örnek,
1- Güncel olması açısından UEFA Kupası eleme turu haritası
Büyük hali
2- Premiere League 2007-2008'in de değişik versiyonunu yayınlamış.
Büyük hali
Bu da pastel bir çalışma, çok güzel.
Büyük hali
3- Şampiyonlar Ligi 2007 - 2008
Büyük hali
Posted by merlin at 14:49 2 comments