Türk televizyon kanallarındaki küfür konulu araştırmamız efendim.
Hepinizin ta... Ablanın surat değişim hızı komik.
ATV - Kardeşin demedi mi, seni... Abla çok dobra. Spiker de daha bomba, "nokta nokta diyebilirsiniz"
Lig TV - Erman hoca'dan saglıklı sex dersleri.
Show TV - Acun'dan kaplana gider.
Show TV - Yine gerzek kadın programları yine bomba.
SKY Türk - Anam coştu lan bunlar : )
Flash TV - Ejdanını... En sevdiğim küfürlerdendir.
Euro Star - Farklı para birimi
NTV - Güntekin Onay
20080525
Küfürbaz TV Kanalları
Posted by merlin at 18:41 0 comments
Labels: Türkiye, Yok Canım?
20080520
Sınırlar Arasında sonunda yayından kaldırıldı!
Banu Avar'ın çok da hastası değilim ama programını TRT'de (Sınırlar Arasında) yakaladığım zaman izler takip ederim, ayrıca kitabı da güzeldir tavsiye ederim. Zaman zaman yorumları beni gerse de genel itibari ile güzel bir açıdan bakmaya ve bazı şeyleri yansıtmak istediğini düşünmüş ve takip etmişimdir.
Hatırlarsanız milli kanalımız TRT ilk önce İsveç ve Nobel ile ilgili yaptığı programdan sonra "ilginç" bir şekilde kulağını çekmişti Banu Avar'ın. Daha sonra TRT 2'de geç bir saate şutlanmıştı program. En son olarak da 15 Mayıs'ta programa son verildiği kararı açıklandı.
Şaka gibi, yani bu kadar mı rahatsız etti bu kadının programı ve bu kadar mı bizimkilere laf geçirecek kadar rahatsız oldular...
Haber:
TRT'den Avar'a BOP sürprizi
TRT yönetimi, muhalif duruşuyla dikkat çeken Banu Avar'ın programını kaldırdı.
GERÇEK GÜNDEM - HABER MERKEZİ / TRT'de bir süre önce 'sürgün'e uğrayan Banu Avar'ın Sınırlar Arasında programı, "sonunda" yayından kaldırıldı.
TRT Genel müdürlüğü tartışmalı uygulamalarına bir yenisini daha ekledi. TRT yönetimi, bir süre önce TRT 1'den TRT 2'nin geç saatlerine 'sürdüğü' Sınırlar Arasında adlı programın yayınına son verdi. Yapımcı Banu Avar, programının kaldırıldığını 'montaj yaparken' öğrendi.
Devamı: http://www.gercekgundem.com/?p=132835
Resmi sitesindeki açıklama:
BASIN AÇIKLAMASI 20 MAYIS 2008
TRT YÖNETİMİ SINIRLAR ARASINDA PROGRAMINA SON VERDİ
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜZ KUTLU OLSUN…
Banu Avar’la SINIRLAR ARASINDA 4 yıl ve 82 programın ardından tarihe karıştı. 2007 Aralık ayında TRT genel müdürü ile 18 bölümlük sözleşme imzalamış ve 2009 Ocak ayına kadar gideceğimiz ülkeleri planlamış çalışmalarını yapmıştık.
Ama bugün elimize geçen Haber daire Başkanı imzalı yazıya göre 15 mayısda programımıza son verilmiş.(!) Sezonun son programı olan BÜYÜK ORTADOĞU ve ASYA PROJESİ adlı programında yayını böylece engellenmiş oldu. Ve SINIRLAR ARASINDA tarihe karıştı!
Programa başladığım günden beri Sınırlar Arasında programı konusunda birçok çelişkili karar aşamalarından geçilmişti. Programa harcanan emekten çok TRT yönetimiyle ilişkiler zaman almıştır. Ama 2007 Aralık ayında Genel müdüre istifamı sunduğum halde kabul edilmemiş 1 yıllık sözleşme yapılmıştır.
Beş ay sonra sezonun ortasında Sınırlar Arasında aniden TRT 2’ye sürülmüş ardından da programın sonlandırılması kararı verilmiştir. Gerekçe olarak YAYIN PLANINDA DEĞİŞİKLİK ibaresi yeralmıştır.
Bilginize sunulur.
Banu AVAR
Kaynak: http://www.banuavar.com.tr/?pg=news&id=44
Çok yazık oldu. İfade özgürlüğü hakkı nerelere gidiyor, yok işin acı yönü örümcek kafalılar kendi görüşleri için sansürü silah olarak kullanırken bir de yabancı dostları için de sansüre başladılar eyvahlar olsun...
Not: Bu programı izleme fırsatı bulamayanlar buradan buyursun.
Posted by merlin at 18:02 0 comments
20080519
Doğum Günün kutlu olsun Mustafa Abi
Eskiden beridir, 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim, 10 Kasım gibi kutlamaları sevmem. Sevmem çünkü zeka kırıntıları üzerine kurulu sistem, insanları kendine benzetmek için Demir Perde ülkeleri gibi kutlama yapmaya itiyor. 23 Nisan hadi gül, 19 mayıs hadi zıpla, 10 Kasım hadi ağla.
Yedi sülalem öğretmen onlarla da bu konuları tartışırız hep. Ben onların hatalı olduklarını, çocukken bana ve öğrencilere Atatürk'ü adam gibi sevdiremediklerini düşünürüm. Adamcağızı hep mistik bir roman kahramanı gibi, kominist bir lider gibi (soğuk, iri, heybetli, gururlu, ulaşılmaz) ya da peygamber gibi gösterdiler ve insanları sevmeye zorladılar. Oysa o kadar çok güzel yanı var ki sevilcek ve öğretilecek... Ben hiç yaşamadım Atatürk'ün sevgi ile sevdirilmeye çalışıldığını, belki şimdi vardır.
Böyle olunca insanlar öcü gibi kafasında bir Atatürk tabusu, adam insan yahu insan. O da bizim gibi yer içer, tuvalate gider, zaman zaman ishal olur, içki içer, kusar sarhoş olur, kadına kıza sarkar belki? Neden insan gibi göstermediniz? Bırakın insanlar sevsin onu, görüşlerini... Ama bırakın sevmek isteyen sevsin, sevmek istemeyen sevmesin...
Ama şark mantığı işte her alanda olduğu gibi, şaşa, ulaşılmazlık, höyt yorum yapma haşa mantığı. Her işte olduğu gibi zorla, dikte ederek empoze etme emelleri... Aile böyle, devlet böyle, okul böyle, ordu böyle, din böyle... İnsan gerizekalı olur.
Böyle olunca ne oluyor? Ya düşman nesiller yetişiyor, Atatürk'e ve doğal olarak onun ilkeleri üzerine kurulu Türkiye'ye...
Nereye geliyorum şöyle, bugün malum 19 Mayıs. Gençlik, Spor Bayramı ve Atatürk'ü anma bayramı. Aynı zamanda temsili olarak Atatürk'ün doğum günü. Güzel bir gün benim için, sokaklara atacak değilim kendimi ama tarihsel anlamda önemli bir gün.
Bu ülkeyi zamanında yaptığın devrimler ile (yanlışları olabilir doğrudur) Ortadoğu ya da doğu ülkelerine değil de gelişmiş ülkeler yönüne bakmaya zorladığın için sağol be Atam. Hoş kıymetini bilmiyoruz, hala kaşınıyoruz, kurduğun meclisin içine girip yüzüne gülüp arkadan dümdüz gidiyoruz ama insanoğlu işte, garip yaratık.
Ben mutluyum din kardeşimiz (!) komşularımız gibi yönetilmemekten, ya da onların sömürgesi olup yalandan özgürlüklerini ilan etmiş diğer ülkeler gibi olmamaktan.
Bu ülke bugün (zorla da olsa) geçmişine ve diğer islam ülkelerinin karakterine zıt olarak ruhani kurallar ile yönetilmiyorsa, iyi ya da kötü az buçuk demokrasi varsa, sana, ilkelerine, kurduğun cumhuriyete küfür edip sonra bu ülkenin başına geçecek kadar seçilme hakkı buluyorsa insanlar, "laik sistemi yıkacağız, islami düzen kuracağız" diyebilecek kadar özgürse aşırı dinci müslümanlar, "Atatürk savaştan sonra bize kazık attı, Kürt liderlerini öldürdü bu yüzden sevmiyoruz" diyebilliyorsa bir kısım Kürtler bunlar hepsi senin sayendedir. Keşke bıraksaydın da çok sevdikleri Ortadoğu ülkeleri gibi olan bir ülkede yaşasaydılar da uç birşeyler söylediklerinde kelleleri saniyede nasıl uçuyor, ya da linç ediliyor bunu da görüp mukayese edebilselerdi.
Sana faşist, islam düşmanı, Kürt düşmanı, kominist, batı yalakası, Yunan tohumu, diktatör, alkolik diyenler senin ....larını yesin ve sen olmasaydın böyle konuşamayacaklarını hatırlasınlar.
Seni demir perde liderleri gibi zorla sevdirmeye çalışan, adını, ilkelerini, partini kullananlara rağmen güzel şey seni sevmek.
Doğum günün kutlu olsun Mustafa Amca...
Posted by merlin at 13:07 0 comments
Labels: Türkiye
20080515
The Queen in Bursa
Birleşik Krallık Kraliçesi 2. Elizabeth, Türkiye gezisi dahilinde Bursa'ya da geldi. Hala Bursa'ya gelme sebebini anlayabilmiş değilim o ayrı, ama tarihi bir gezi çerçevesinde uğraması da hoş şüphesiz.
Hal böyle olunca Kraliçe'nin ziyaret edeceği ve dünyanın ilk alışveriş merkezi olduğu iddia edilen Kozahan'da hummalı bir çalışma başlamış. Ayrıca tüm Bursa'da. Neden Kozahan bu kadar gündemede diye düşünürken cevabını da buldum tabi,
- Türkçe'yi adam gibi konuşamayan ve "al çayınııııı" diye önüne atan tipler olabilir,
- Herşeyeri döküntü ve çingene mahallesi gibi gözüken doğal dokuyu görmek isteyebilir,
- Gelen müşteriye nasıl kazıklasam gözü ile bakan, birşey almadığı zaman arkasından küfür eden esnafların müşteri ilişkileri tecrübelerini görmek istemiş olabilir.
Süphesiz ki her işte olduğu gibi Kraliçe'nin geldiği gün bunların üzerine sünger çekilmiş, sonra o gittikten sonra "Tüm bunlar Kraliçe içindi, sizin için gereksiz" diyerek eskiye dönüş yapılmıştır kanımca. Umarım yanılırım.
Neyse, sonuçta Kraliçe'nin Türkiye'ye gelmesi, Bursa'ya uğraması güzel birşey. Sonuçta meşhur bir ziyaretçidir saygıyı hak eder. Tabi hemen bizim milletten "Satılmışız, sömürgeyiz biz ya da Hristıyana ilgi gösterilmez" bağrışmaları ve yorumları okudum, gülerek. Hehe.
Bursa Hakimiyet'in ziyaret günü yaptığı sayfa tasarımı da ilginç ve abartı geldi. Hem İngilizce hem de biraz fazla gibiydi. Gazete yanda büyük hali de burada.
Konu ile ilgili BBC'den video haberler;
The Queen in Bursa, Turkey
Queen on Turkey state visit
Royal visit to Turkey
Queen visits Turkish mosque
Queen is welcomed in Turkey
BBC'den Fotoğraflar: Queen's Turkey visit
-------------------------------
Star'ın müthiş haberciliği ile Kraliçe'nin Bursa ziyareti
Bu haberdeki açıklamalar kopardı beni, akıl ihsan eyle bu arkadaşlara...
- Kraliçe başörtüsünü düzeltti
- Bir daha düzeltti
- Pisi pisi giymiş : )
Yazana arkadaşın psikolojisini merak ediyorum.
------------------------------------
Show TV'nin gözü ile Türkiye ziyareti.
Yalnız videoya yazılan yorumlara dikkat, birbirinden komik. Hahaha
Örnek:
- tankush senın ben ananı sıkeyım orda mini etekli bi orospu olsa hosuna gıderdı dımı serefını sıktıgımın kemalisti
- Lan lazKaide, sikin yiyosa git once kendi anani sik sonra baskalarinin anasina sulan!!
Bas ortusu takmayan orospu mu oluyo agzina sictigim!!
Videoyu izle tekerlek!!
bak kralice ortunmemis ama orospu gibi de giyinmemis..
Bas ortusu damariniza basilinca, hemen akliniza orospuluk fahiselik got mu geliyo yavsak!!
Kadin deyince akliniza bi ortu bi de got geliyo!!
- gurme senınde ananı sıkeyım laik babanın gotune koyum orospucocugu kemalist beton kemalin piçi
Bu da Kraliçe'nin "normal" hali diye bir video
Kraliçe'nin Bursa Kozahan ziyaret fotoları, Rahmi'nin gözünden.
http://www.kozahan.org/kralicebursada.php
Olay Gazetesi'nin haberi ve manşet
Bursa Hakimiyet'in manşeti
--------------
Sonuç olarak gelmiş iyi olmuş. Çok da abartmaya gerek yok. Artı bizim çocuklar Kraliçe'ye timsah yürüyüşünü öğreterek Bursasporlu yapacaklardı ama başaramadılar sanırım : )
Moda ve Elizabet Teyze
Ha ayrıca son olarak bir konuya değinmeden edemeyecegim, Kraliçe neredeyse Cumhuriyet ile aynı yaşta (sanırım), 80 filan olmalı giyim kuşamına hayran oldum. Bu yaşta uyum, düzen, seçim harika (hoş sadece o seçmiyordur ama) yaşlı kadınların her zaman daha zevkli kıyafetler seçtiğini düşünmüşümdür.
Şapkai ceket, çanta, etek, ayakkabı, eldiven. Özen gösterilmiş, bir de bizim Hayrunisa (sanırım adı böyleydi) Yengeye bak, ve yanındaki Ali Babacan'ın eşine... Zerafet akıyor...
Posted by merlin at 13:20 2 comments
20080508
Adana Jimnastik Kulübü - Bursaspor
Adana katkılı Beşiktaş - Bursaspor maçı hakkında uzun birşeyler yazacaktım ama zor geldi. Yazayım yazayım diyorum sonra değmez dedim, aslında söyleyecek çok şey var ama. Biraz video araştırdım onları arşivleyelim en azından.
Teksas'ın Videosu
Adanalıyık, yalakanın Allahıyık'ların gözünden.
Bu video (doğal olarak) ben en çok geren video oldu. Hoş aynı şeyleri biz de Beşiktaş gelince yapıyoruz ve yapacağız da, Beşiktaşlılar (Gerçek olan) yapsa bu kadar koymaz.
Ama hayatında muhtemelen Beşiktaş semtinin o havasını ruhunu hiç yaşamamış, İnönü'nün ortamında hiç bulunmamış "kendi şehrinden dönme" devşirme İstanbul Takımı sempatizanı Anadolulu Televizyon Taraftarlarından o nefreti hissetmek çok gerdi beni. Nefret edilen bir takımın ve şehrin taraftarı olmaktan gurur duyuyor insan.
TSC
Lig TV
Olay TV
Velhasıl yenildik, üzüldük. Seneye umuyorum şu gereksiz yasak kalkacak da gerçek muhataplarımıza küfür ederek / küfür yiyeceğiz.
Posted by merlin at 15:08 0 comments
20080506
Benzin bitti kurtar Polis abi.
Sabah yola çıktım van ile, A40'de tam Marlybone Flyover'a gelirken araba tökezledi ve durdu. Ne oluyor derken benzin almayı unuttuğum aklıma geldi. Otobanın ortasında mal gibi kaldım. Kriz geçiriyorum ne yapacağım diye, trafik çakılı, herkes işe gidiyor giderken de bana (yol ortasında durdugum için) sinirli ifadeler ile bakanlar var.
Utana sıkıla polisi aramak aklıma geldi. Aradım yerimi tarif ettim, tamam dedi.
Beklerken düşünüyorum, Türkiye'de arasam polisi ve desem ki "Abi ben otobanın ortasında kaldımi benzinim bitti, benzin getirirmisiniz" ne gibi cevaplar alacağımı tahmin edemedim.
Neyse, motorlu bir polis amca geldi, ben de heyecan tabi Türkiye'den alışkanlık polisin hiçbir türlüsü ile muhatab olmayı düşünmek bile geriyor. Hadi dedi sen direksiyona geç ben yolun kenarına iteceğim seni. Nasıl yani derken şaka maka itti abi.
Yanına gittim olayı açıklamak için, biraz da gerginim. Omzuna koydu elini "olur böyle şeyler sorun yok" filan... Ulan diyorum ne oluyor. Hemen aradı biryerleri, zırt diye bir polis cipi geldi. Allahım diyorum birdi üç oldu.
Jipli abiler aldı beni, naber filan. Dediler seni benzinciye götürelim benzin al. Paran yoksa verelim filan, salak gibiyim. Tabi bu arada ne var vanda, nereye gidiyorsun filan gibi de sorular arada geliyor.
Benzinliğe götürdü, gitti benzini koyacak aleti aldı, dizel doldurdu. Altta kalmamak için ben ödedim tabi parasını. Sonra arabaya atladık geri getirdi. Benzini koyduk, dizel olduğu için çalışmıyor. Motoru açtılar, 15 dakika kastılar elleri leş gibi oldu. Şimdi sövecekler diyorum hala "sorun değil, bir yolunu bulacağız" diyor.
Sonra ver bakalım ehliyetini bu arada bir bakalım dedi birisi, verdik filan sorun yok. Sonrasında hadi biz senin arabayı çekelim sakin bir yere sonra AA'i ararsın dedi.
Çektiler filan, beklediler bir süre benimle. Sohbet muhabbet filan. Allahım diyorum bir sorun olmalı.
Hayatımda hiç bu ülkenin polisi kadar ilginç tipler görmedim, kötüsüne denk gelmedim diyelim.
Posted by merlin at 16:28 0 comments
Labels: London